İstanbul adasının odak noktalarından biri olan bu bahçe, 18 yy. İstanbul konak bahçelerinin tüm yapısal ve bitkisel güzelliklerini yansıtacak şekilde tasarlanmıştır. Ada içerisinde yer alan Mahalle Çeşmesi ve Ahmet İnan Seyir Terası konak bahçemizin bütünleyici mekânlarını oluşturmaktadır. Tasarı aşamasında 18 yy. bahçe anlayışı ile ilgili mevcut bütün yazılı ve görsel kaynaklardan, minyatürlerden ve şiirlerden de yararlanılmıştır.
Osmanlı bahçe kültüründe, “Süs” ten ziyade “mantık” ve “fayda” ya önem verilmesi tasarımın bel kemiğini oluşturmaktadır. 3 katlı bir sistem olarak düşünülen bu bahçelerde, ilk kat ve en üst kat bu nedenle sadece fayda amaçlı olarak kullanılan meyve ağaçlarına ayrılmıştır.
İkinci kattaki bahçede ise ‘dinlenme ve süs’ teması işlenmektedir. Mevsimsel olarak renk ve çeşit değişiklileri ile görsel olarak zenginleşecek olan çiçekli bölümler, Osmanlı bahçe sanatının süse olan düşkünlüğünü anlatmaktadır. Çiçekli alanların her iki yanında bulunan ahşap pergolalar ile de dinlenme ihtiyacı karşılanmaktadır.
Son ve en alt kattaki alanda ise ‘konak’ bulunur. Taşın ağırlıklı olarak kullanıldığı bu alana konak yerine harabe bir bina kalıntısı şeklinde çadır yerleştirilmiştir.
Ayrıca Osmanlı bahçe tasarımında su, her zaman en önemli tasarım elemanlarından birisi olmuştur. Bahçe yapısı içerisinde bir ya da birden fazla havuz vazgeçilmez bir unsurdur. Akar ve hareketli olarak tercih edilebilirler. Havuzlarda fıskiyeler bulunur. Su genellikle setler halinde alt seviyeye akar.
Bitkilendirme açısından incelendiğinde ise, Osmanlı bahçelerinde, renk kompozisyonu ve desenler oluşturmak yerine, kokusu ve göze hoş görünüşü için bitkilerin kullanıldığı görülmektedir. Genelde süs bahçesi bölümünde yer alan her biri 3 metrekare olan çiçekli bölümler, aynı türde çiçeklerle kaplanmıştır. Aynı zamanda tasarımda çok yoğun bir simetri duygusu da hissedilmektedir. Bu bölümlerin arasında, dövme taş, kum, çakıl veya çakıl malzemeli yürünebilecek genişlikte yollar bırakılır. Bölümler, 18. yüzyılın sonlarına doğru bizim bahçemizde de görüldüğü gibi şimşir ile çevrelenmeye başlamıştır.
Maalesef yapılan araştırmalar bize şunu göstermiştir ki, Türk bahçe sanatının orijinal karakteristiği 18 yy.’ dan itibaren Rönesans ve Barok bahçe sanatının etkisi ile değişmeye başlamış ve 19 yy. ortalarında ise Osmanlı bahçe sanatı neredeyse tamamen yok olmuştur.